Kayı Boyu Ve Osmanlı Ailesi


Kayı

Osmanlıların ilk aşiret devirleri hatta beylik kurdukları zamanların tarihi pek karışık olup eldeki malûmatın mühim bir kısmı sonradan yazılmış eserlere dayanmaktadır.  işte biz bu bölümde bazı müdekkiklerimizin son incelemelerinden ve bunlardan başka en eski kaynaklardan alınmak suretiyle tarihî ananelerden faydalanacağız.

 
Osmanlı Devletini kurmuş olan ailenin, tarihî kayıtlarla etnik incelemelere ve geleneklere ve mevcut damgalarına göre Oğuzların sağ kolu olan Günhan kolunun Kayı boyundan oldukları tahakkuk etmiştir

 
Yazıcızâde'nin Selçuknâmesinden öğrendiğimize Büyük Selçuklular 1071'de Malazgirt Meydan Muharebesini müteakip Anadolu istilâsına başladıkları sırada kendilerine bağlı

aşiretleri toplu olmayarak muhtelif tarihlerde kısım kısım Anadolu'nun muhtelif yerlerine iskân ettikleri sırada Kayı boyunu da, bu istilâyı müteakip yerleşme sırasında veya daha sonra—" Celâleddin Hârezmşah'm vefatını müteakip— Anadolu'nun bazı ülkelerine yerleştirmişlerdir.

 
Tarihî ananelere göre Kayı boyunun bir kısmı I. Alâeddin Keykubad (1219—1236) zamanında Ankara'nın batısındaki Karacadağ taraflarına yerleştirilmişlerdir.  Bunlar bu taraflara hangi tarihlerde yerleştirilmiş olurlarsa olsunlar muhakkak olan bir şey varsa o da Kayıların bir kısmının XIII. yüzyıl ortalarında Ankara'nın batı kısımlarında bulunarak daha sonraları Söğüt ve Domaniç havalisini işgal eylemiş olmalarıdır.

Geleneğe göre bu bölgeye iskân edilen Kayılar dörtyüz çadır halkı olup XIV. yüzyılın ikinci yarısında reisleri Ertuğrul Beydi.

 
Osmanlı hanedanına ait meçhul noktalardan birini de  Ertuğrul Bey'in babası ve nesebi meselesi teşkil etmektedir; elimizde en eski vakayinameler bulunmadığı için uzun yıllardan beri yapılan tetkikler henüz müspet bir netice vermemiştir; bununla beraber

Ertuğrul Bey'in babasının şimdiye kadar tarihlerimizin kaydettikleri gibi Süleymanşah olduğu şüpheli olup yeni araştırmalar neticesinde  bunun Gündüzalp olması ihtimal dahilinde görülüyor.

 
Ertuğrul Bey'in on üçüncü asrın son yansında hayatta olduğu  klâsik tarihlerimizin kayıtlarından anlaşılmaktadır; bunun Söğüt taraflarını hangi tarihte işgal ettiği belli olmadığı gibi vefatı senesi de sarih olarak malûm değildir. Osmanlı vakayinameleri 629 H./1231 M.

de Selçuk hududunu tecavüz eden Rum İmparatoru'na (İznik İmparatoru) karşı Alâeddin Keykubad' ın yaptığı sefer esnasında Ertuğrul'un, Selçuk ordusunun akıncılığını yaptığını ve Rum ordusuna galebe edilen yere Sultanönü denildiğini ve sonra Moğolların hududu

geçmeleri üzerine Sultan Alâeddin’in hemen o tarafa gitmek üzere buradan ayrıldığını yazıyorlarsa da böyle bir sefer ne mevcut Selçuk namelerde ve ne de Bizans kaynaklarında vardır.

 
Yine Osmanlı kaynaklarına göre bu zaferi müteakip Ertuğrul Bey Karacahisar\ daha sonra Söğüt'ü zabt etmiş ve Bilecik Rum beyini de vergiye bağlamış ve Selçuk Sultanı da mülk olarak Söğütlü Ertuğrul Bey'e vermiştir.

Üçüncü Giyasüddin Keyhusrev (1264—1283) Cimrî vakasından  sonra hududa geldiği zaman Kayı aşiretinin beyi olan Ertuğrul Bey sultanın hizmetine varıp kendisini selâmlayarak hediyelerini takdim etmişti. 1279 senesine tesadüf etmekte olan bu geliş Ertuğrul'un

Uç'ta aşiret beyi olduğunu göstermektedir.

Osmanlı kaynakları Ertuğrul'un doksan yaşını geçmiş olduğu halde 680 H./1281 M. veya 687 H./1288 M. de vefat ettiğini yazarlar. Kabrinin kendisinin zabt etmiş olduğu Söğüt'te bulunması, Kayıların o havaliye hâkim olup buraları yurt edindiklerini sarih olarak göstermekte ve sonradan imparatorluk olan Osmanlı devletinin çekirdeğinin Karacadağ, Söğüt ve Domaniç taraflarında olduğu bilinmektedir. Şu halde Ankara civarında Karacadağ taraflarına yerleştirildiklerini gördüğümüz bir kısım Kayı aşireti Ertuğrul'un

hayatında daha batıya giderek kışlak olarak Söğüt’te ve yaylak olarak
da Domaniç’te yerleşmişlerdi.

Yorumlar